25 Dec 2012

Buna nasil baslayacagimi bile bilmiyorum…

Bugune kadar hic dogru duzgun nasil hissettigimi anlatamamisimdir. En kotu yanim ve en buyuk eksikligimde bu olsa gerek. Ozellikle Ingiltere’ye tasindigimdan beri gelistirdigim bi “savunma mekanizmasi” gibi. “Insanlar ne hissettigimi bilmezse beni incitemez” dusuncesi. Kendimi koruyacagim diye insanlari hayatimdan itmeyi becerdim ya o da ayri bisey tabi.

B
ugunku ve bundan onceki davranisimi (illa) aciklamak istiyorum. Becerebilcek miyim bu sefer bakalim…
Benim tek istedigim guzel gunler gecirip beraber mutlu olmamizdi, o yuzden okadar seni mutlu etmek istedigimi anlatmaya calistim. Mutlu oldugunu soylemene ragmen nedenini anlayamadim. En azindan benden kaynaklanmadigindan eminim cunku seni mutlu edebilcek hic bisey yaptigimi, hatta yapabildigimi dusunmuyorum.
I feel like a total disappointment and a liar. Kendimi suclu hissetmemin en buyuk nedenleride bunlar. Okadar konusmadan sonra hayal ettigin, istedigin gibi biri degilmisim gibi, bosuna aylarca vaktini harcadigin zaman kaybi gibi.
Neyse, daha fazla uzatmadan burda susuyorum.
p.s. saat 2.14 olmus uyuyamadim ya, o halde Merry Christmas falan filan.

24 Dec 2012

Yanlis zamanda hayatiniza giren kiz


Kendi capimda bi problemim ama en azindan bunun farkindayim.

Duzelmeye calisirken kendimi daha mi yiprattim? Herseyi gittikce batirdim mi? Buyudumugu saniyordum, yoksa yanildim mi?

Belkide duygularimi tamamen kapatmaya karar verdigimde bunu yerine getirmeliydim? Sirf mutluluga yer vericem diye kapinin araligini biraz fazla acmis olsam gerek.

Ama bu sefer dikkatliydim.

Kicimla dusunmeye karar vermistim ki tamda iyiye gidiyodu hersey…

14 Oct 2012

Yolculuk


Lana Del Rey - Ride



Oyle guzel bir gundu ki bugun.
ve bunun icin hic kimseye borclu degildim.
Hatta bir erkege. Sanirim uzun zamandir ilk kez boyle bi durumla karsi karsiyayim.

Eskiden mutlu olabilmem icin illa birine, ozellikle Okyanus'a ihtiyacim olurdu. Ama onu hayatimdan cikarttigim gunden beri hersey okadar degistiki, bende dahil...

Kendimle tanistim, sonunda kendimle tanismama vakit bulabildim, kimseyle ugrasip sadece onlari dusunmedim, onu dusunmedim. Bu sefer sadece bendim. Ruhum ve bedenim.
Yalnizligimi sevdim, artik kendisine aciyan kucuk bir kiz degildim. Yazin gecirdigim soguk ruzgarlari, soguk bir sonbahar gununde ilik nefesimle takas ettim. Belkide gec gelen yazimi bugun, bir gunlugune olsada yasadim.

Once bulutlarla karsilastim. Bana yagmuru getirdiler ama aldirmadim. Ruzgarda kanat cirpan kirlangiclar gibiydim, ona karsi gelmektense, onunla bir olmayi sectim, guclendim.
Sahile vardigimda kizgin dalgalarin sesini duyabildim sadece. Ama bu bile bana huzur vermisti. Onume baktim, mavi olmayan denize, kopuren dalgalarina, uzaktaki gemilere. Kuzey Denizinin cirkinligini bile guzel buldum. Sonucta nasil gorundugu degildi umursadigim, ne olduguydu.
Kimsenin ayak basmadigi kumlarin gerisindeki sivri kayaliklar. Oraya dusme tehlikemi bile sevdim. Mavi korkuluklara tutunurken olum ile yasam, cirkin ve guzel arasinda ne kadar yaklastigimi sevdim. 

Beni, yazin Ege gunesi yakamadi belkide ama Kuzey Denizinin ustunde gezinen benim gibi yalniz bulutlar beni alevlendirdi.

Sonunda ozgurdum ve kontrol tamamen bendeydi.

Oralara giderken yolda hatalar yaptim, hemde kac tane. Bazen yolumu degistirmek zorunda bile kaldim. Ama istikametim belliydi, ona odaklandim, hatalarimdan ogrenip yoluma devam ettim, tek basima. Bazen yavas, bazen hizli gittim. Engelleri astim.
Ama sonunda denizime, sahillere vardim. 
Hedefime vardim.

Iste hayat boyle bisey.


Daha denizlere, sahillere varamamis olabilirim. Su an hizli gittigim yollarda bile degilim, en cok engellerin bulundugu sokaklardan geciyorum belkide. Ama olsun. Yorulsamda vazgecmemek var. 
Sonunda o denize kavusmak var.

17 Aug 2012

Gecmisten Kalan Kirintilar.



O yine bildigini yaptigi icin gelinen bu gunlerin sebebi. Eger Summer’in mutlulugunun mimarlari varsa O’da istemsiz bi sekilde bu kisilerden biriydi. Aslinda Summer’i birakisi, ozgurlugunu geri iade etmesi gibi bi durumdu. Ama bunlardan habersizdi ve nerdeyse bir yil habersiz kaldi. Ta ki Summer’in gulumseyislerinin nedeni O olmadagini fark edene kadar.

Yaz mevsimi coktan ortalanamisti. Artik serin ruzgarlarin esmeye basladigi zamanlarla karsi karsiya kalindigi o gunlerde en beklenmedik bir gunun yasanacaginin farkinda bile olmayan bedenler ve o gunun neler getireceginden, neler ogreticeginden habersizdiler.

O aslinda kimseden farkli degildi ama bir okadarda goz aliciydi. Insanlar ne zaman yuzlerini yanlislikla o’na dogrultsalar ikinci kez baktiklarini farketmezlerdi bile. Oyle biriydi. Ama aslinda kimseden farkli degildi.

Summer’in gozlerinde tukenmis bir kalem gibiydi. Bir zamanlar hep yaninda olucagina inandigi en sevdigi ruj gibi. Dudaklarina guzellik katan. 

18 Jul 2012

3 gunluk yildonumu ... (1.gun)

16 temmuz 2011.

Hersey okadar degismisti ki sanki yeniden baslanan noktadaydi Summer. Sanki olan bitenler yasanmamisti bile. Yine ayni durumdaydi. Summer bu yaz gecesinde tek basina terasta oturup manzarayi izlerken dusuncelerinin icine daldi ve daldigi gibide cikamadi. Sessizce ve beklenmedik bir halde goz yaslari tek tek ama hizlica akmaya baslamisti. Luna’ya mesaj atti. “Tam gecen yil dun, Okyanus’u nerdeyse 2 yil aradan sonra ilk kez aradim. Ama simdiki halimize bak yine konusmuyoruz.” Luna’yla dertlesen Summer, kendini bi celiskinin icinde bulmustu yine. Kalbi Okyanus derken akli Toprak diyordu. Ama dememeliydi, boyle dusunmemeliydi. Toprak hic olmicakti ve olmamaliydi. Luna sayesinde gecenin sonuna dogru bir karara varan Summer, Okyanus’a “Sen insan misin ya?” yazili sitemli bi mesaj atmakta yetindi. Kisa bi sure sonra Okyanus’tan gelen sinirli “Ne diyosun sen?” tarzindaki mesajla hersey yeniden baslamisti. Ortadan kaybolan atesin yeniden alevlendigi an buydu. Ama ikiside bundan habersizdi…

13 Jul 2012

Iyiki dogdun bebegim


Iyiki dogdun Okyanus'um. Iyiki yillardir gormedigim arkadasimi "tesadufen" internette bulup onun evinde kalmisim.
Iyiki o gun "tesadufen" onun evine geldinde tanismisiz.
Iyiki bi kac saatligine olsada kaldin. Iyiki gittiginde bile onu arayip benimle konusmak istedigini belirttin.
Evet..
Nerdeyse 5 yil once yasandi bunlar. Zaman nasilda akip gidiyor degil mi?

28 Aralik 2007

Summer'in aklinda baskasi vardi aslinda. Hades'i 6 aydir taniyodu ama Summer ile aralarinda okadar ortak noktalari vardiki.
Mujde'nin evindeydi bugun, Summer'in planinda onlarda kalmak vardi. Nede olsa kac yildir gormuyodu bu cok sevdigi arkadasini.Bilgisayarin basina gecti, msn'i acti ve Hades ile konusmaya basladi. Ondan hoslaniyodu tabikide ama Hades’in agzindan cikan butun laflar aradaki bagi koparmaya yetmisti. O gun, gununu beraber gecirdigi kiz hakkinda susmadi hic. Hersey ama herseyi anlatmisti. Summer’da oyle salak salak bilgisayar ekranina baka kalmisti. Ah zavallim.

Mujde, Summer’i mutlu etmeye calisiyordu oysa, guldurmeye hatta gidiklamaya ama Summer’in hic hali kalmamisti artik. Mujde’nin telefonu caldiginda yine tek basina kalmisti. “Arkadasim gelicek o da arkadasini getircek” demisti. Sadece “Iyi peki tanisalim” diyebilmisti Summer. Kafasi halen Hades’teydi. Bu arada Mujde’nin arkadasinin ismi unisex bir isimdi ama daha cok kizlar tarafindan kullaniliyordu. Kapi zili caldi Mujde kapiyi acti, Summer odada bekledi. Odanin kapisi acildiginda once kisa boylu biraz tombul acik kahve/koyu sari sacli bi erkek girdi, Summer bundan sonraki Mujde’nin (kiz) arkadasidir dedi icinden.

Summer bu kadar yanlis olamazdi…

Cunku kapidan giren ikinci kisi, uzun boylu, esmer ve cok karizmatik bi erkekti. O an ne oldugunu halen bilemeyen Summer sadece o kisiyi gordugunde biseyler hissetiginden emindi sanki onu onceden tanimiscasina kendini bi anda ona okadar yakin hissetmisti ki, oysa o halen bi yabanciydi, sadece bi yabanci.

Summer’in elini sikmaya geldiginde ben *isim buraya iste* demisti. Bi an ismini bile unutan Summer hemen kendini toparlamaya calisti ve nasil olduysa basarmisti. Saatlerce oynanan sacma soru cevap oyunu, bilmem ne bilmem ne sonrasinda kisa boylu olan illa gitmek istemisti. Uzun boylu hic istememisti ama kalalim biraz daha diyip durmustu fakat arkadasina dinletememisti. Tam cikarken Summer’in minyon boyutu hakkindada lafini etmisti. Evine dondugunde Mujde’yi aramisti. Ilk dedigi sey “Summer’i ver” oldugunda Summer sasirmisti. “Hayir olmaz yapamam” demisti Summer, Mujde’ye. Ama israrci arkadasi tarafindan yenik dusen Mujde, sonunda telefonu Summer’a vermisti. FalanFilan…

Tabi, Summer daha o kisinin “Okyanus’u” olucagini bilmiyordu fakat bir tek seyden emindi, Okyanus hayatini degistiricekti.

8 Jul 2012

Gereksiz gereksinimler degil bunlar


Bir biraya belkide vodkaya, bir bara, bide Okyanus yada Luna gibi insanlara muhtac kalmis bir Summer var artik…
Gunlerdir yazliginda luks bir hapis hayati yasayan Summer artik catlama asamasini coktan gecmis ve kirilma asamasina gelmis bir durumdaydi. Yas olarak kendisine en yakin insan annesi oldugunu farkedince…neyse.
Olay sadece evden cikmamakla kalsa, tamam diyebilirdi belkide. Zaten evde fazlasiyla alkolde vardi abur cuburda, muzikte. 
“Eeee okadar alkol varsa niye bir biraya muhtac?? Manyak misin? Git al bi tane ic!” diyebilirsiniz.
Fakat sizde biliyosunuzdur ki ozellikle aileden fazla yakin olmadiginiz insanlar size misafirlige geldiginde ve yaslarida fazlaca ilerlemis oldugunda, bu tarz “gunahlari” onlerinde islememiz pek makul degilmis. Sonra arkandan konusurlarmis, annen baban hakkinda laflar edip “nasil bi kiz yetirmisler boyle?! ayyy” derlermis, bilmem ne bilmem ne… Bide aniden odamida basmiyolar mi? En cokta buna bayiliyorum zaten. Kapiya vurmak falanda yok, direkt kapi oyle bir kuvvetle acilir ki, artik o kapinin nasil yerinden cikmadigina sasirirsiniz. Bende o durumdayim iste.
Tabikide hersey kotuyken nolur? Daha da kotu bir hale gelir… Yan komsunun zaten sabahtan beri okey oynamasini cektigim yetmemis gibi, misafirlige gelenler klubune bir bebekte katilmis olmaktadir. Disari cikmadigim icin tam emin degilim ama galiba durmadan cocugu suya batirip cikartiyolar ve bebekte durmadan aglayip, zirliyo. Bi sussa..ahh ahhhhhh! cok sey istiyorum yine galiba.
Okyanus’ta zaten fazla etrafta dolanamiyo bazi isleri yuzunden. Luna’yida sorarsaniz, ki sormazsiniz cunku Luna’yi size tanitmadim daha ama bunu sonra yapmayi dusunuyorum, bu hanim kizimizda oldugum yere gelemiyor! Okyanus ve Luna’yi sevmeme ragmen bu tarz olaylarda bi ¬___¬ yapmiyorum degil tabi.
Ve son olarak, bar. En son bara gittigim tarihi hatirliyorum laaaaan! 
Afedersiniz biraz kabalastim, lanli manli konustum normalde boyle bisey yapmam, kusuruma bakmayin. 18 Haziran 2012, Istanbul. Evet en son cici bi arkadasimla mac izlemek icin bir bara gitmistik ve ondan sonra bi daha bar yuzu gormedim ve bu gunlere geldim.
Demek istedigim su ki, YETER!

2 Jul 2012

Sessizlige gomulup…


Aynadaki kiza bakti. Gozleri kizarmis, yuzu sismis genc bir bayandi Summer’in gordugu o kisi. Saci dagilmisti. Belkide hayatinda ilk kez butun acilari disariya vurmustu. Kendisi gibi gorunmuyordu artik.

Peki o kimdi?

Lavabonun soguk mermerine dayadi ellerini, butun agirligini oraya odakladi, durdu. Kafasini yeniden yukari kaldirdiginda, taniyamadigi o kizin yuzunu yeniden gordu.

“Ah be! Ne yaptin sen yine?!”

En guzel anilarinin yasandigi sehirde bile degildi. Evinden, arkadaslarindan ve en cok sevdigi Okyanus’undan uzakti. Yapayalnizdi. Tek derdi yeni bir kacis yolu bulmakti.

Seni hayata baglayan ne?


Olum ve kalim arasinda gecen bir kosusturmaca degil belkide. Basarili olabilmem icin eminim ki farkli yollar vardir. Ama su an, benim tek kacis yolum bu…
Summer, “seni hayata baglayan ne?” diye sormustu Okyanus’a.
“Ailem.”
Iste o an, Summer hayatindaki eksikligin farkina varmisti. Ayni soru, o’na yoneltildi.
“Gelecekteki ben…”
Summer’i hayata baglayan, gelecekte olabilcegi, olmak istedigi kisiyi gormekti. O’nun yasadigi hayata, yasabilcegi mutluluklari, tatli zorluklari, basardiklari ve belkide onun icin en onemlisi olan, butun yasayacaklarina ragmen kimin veya kimlerin yaninda kalmayi tercih ettigini gormekti. Bazi hayalleri biraz garipti. Ama hayalleri ve umutlari vardi. Iste o an, kuzeyin soguk ruzgarlari yuzune vurmuscasina bir darbe almisti Summer. Neden her sabah uyandiginda yorgun hissettigini ve neden her gozlerini dunyaya yeniden actiginda ustunde bir agirlik oldugunu anladi.
Cunku eger bir insanin tek umudu kendi ise, kendinden baska kimsesi yoktu.
Elbette  Summer’in etrafinda ailesi ve arkadaslari vardi. Ama O’nu hayata baglayan onlar miydi?
Hayir.
Ama o cok sevdigi Okyanus, ayri bir maceraydi. Summer’in siyah, beyaz ve gri tonlarindaki hayatinin butun renklerini olusturan, kendisi kadar yarali ve bir okadarda yaralayabilen Okyanus, Summer’in gozlerinde ayri bir insandi. Bugune kadar sevebilme yetenegi bile olmayan, ailesine bile “seni seviyorum” diyemeyen Summer’in butun duvarlarini yok edipte kalbinin avucunun icinde tasiyan tek insan olmustu o…
Peki Summer Okyanus’suz yasabilir miydi?
Evet.
Secebilcegi butun hayatlarin en zorunu secmisti belkide. Ama Okyanus’suzda yasamisti bir zamanlar, Okyanus’u tanidiktan sonra bile. O eksikligin farkindaydi, O’nsuz yasabilirdi evet ama bunun sadece hayalini kurmak, en derin yaraya tuz basmak gibiydi.
Peki ya gelecekteki Summer? Belkide ustune fazla yuk bindirmisti bu genc yasinda. Ama tutunabildigi tek gercek kendisiydi. Cunku biliyorduki, hayatta ne olursa olsun, sonunda guvenebilcegin tek gercek kendinsin. 

30 Apr 2012

Mucizem

Onu okadar sevdimki
Tanrilar bile kiskandi
Yaratilamadi,
Ne ona deger verdigim kadar degerli parlak bir tas yigini
Nede ona benzeyen bir canli.

Gorulmemis bir daha
Onun kadar sevilen bir insan
Ama hep oyle olmaz mi
Sevmesini bilmeyen bir kiz gidipte sevilmeyi haketmedigini sanan bir gence asik olmaz mi.
Doyamadim
Ne onun opucuklerine
Nede teninin kokusuna
Nefesine.

Yanimdayken bile ozledim
Sadece elini tutup
Gurultunun ortasinda sessizligimizi dinledim.
Bulamadim
Onun sacinin teli bile olabilcek bir insana
Rastlamadim
Ondan bitane daha.

Sevemedim
Ondan baskasini ama neden sevdin diye sorma
Okadar mukemmellikten uzaktiki
Mukemmeldi oysa.


1 Apr 2012

Colours


i dont have enough walls for these writings
there's not enough goodbyes for this parting
too many words yet to spread from my lips
so many kisses yet to be recieved

every now and then i get flashbacks of our lives
as if i was watching a sinner turn into a saint
or the healing of the broken wings of an angel
now he's ready to fly,
and now she won't ever have to cry.

the doors to heaven glimming all golden
for the girl dressed in red
the sky is too blue to be true
as she runs in the day light through and through

he awaits for her, only in white
as her eyes catch the moon at this summer night
a shooting star welcomes her as she smiles
not noticing the time, she had ran for so many miles.

he was her muse like the sun to the sky
so he became her soul and she became his heart.
her blood flooding with the sound of his laughter,
she knew he would stay for every heart beat to look after.

the doors to heaven glimming all golden
for the girl dressed in red
the sky is too blue to be true
as she runs in the day light through and through

12 Mar 2012

Cumartesi Gecesini 3e Bolelim ...

Cumartesi gecesini 3e bolelim...

1)Genel olaylar
2)Olay #1
3)Olay #2

diye ayiralim su geceyi...

1)GENEL OLAYLAR


Veeeeee! Son dakikada disari cikma karari alinir! Zaten yurttaki internetim cokmus, derslerede pek bakasim yok. Odamda kalsam bisey yapmam diye dusunerekten TAMAM dedim. Diyis o diyis zaten ondan sonra olay ustune olay oldu. 
Arkadasin binasina gectik sanirim nerdeyse 10 kisiydik her zamanki gibi. Disari icmeye cikmadan once iceriz bide, herkes kafayi bulur bi ben ayik kalirim zaten genelde. Bu gece, her cumartesi gecesi gibi gidecegimiz yer yurttan tam 45 dakika uzakliktaydi. Yane icsende ayilma olasiligin cok yuksek. Bu yuzden fazla icmemeye karar verdim midemi bulandirir hem otobusteyken diye.
Otobuse bindik mi? Bindik. Daha herkes daha normal halinde tabi 1 2 kisi haric. Ama o da beklendikti tabi ne diyelim.


45 dakika sonra oraya vardik ve klube girdik, daha bos olmasina ragmen hemen icmeye basladik. O klubun yaptigi ozel 3shot karisim kampanyasina takildik yine. 3 shot viskiyle beraber istedigin bi icecegi karistiriyolar falan filan. 


2)OLAY #1


Bende tabi RED BULL'u sectim. (reklam gibi oldu buda) 
Normalde hizli icerim ama bu sefer daha da hizli ictigimi itiraf edebilirim. Klup aniden daha da kalabalik olmaya basladi, bara insanlar toplanmadan bi tane daha aliyim dedim ve onuda gozlerimi aciyip kapatana kadar bitirdim. Sanki koca bardaklari shot bardaklariymis gibi goturuyodum.
Bi sure sonra alkolun etkisini hissetmeye baslayinca herkes dans pistine gecti ama benim aklim halen vodkadaydi. Eeee ben naptim? Tabikide gittim bi tane daha aldim! Ve sanirim bunu digerlerindende daha hizli icmistim. Sonunda! Kafam iyiydi ve kimseye bakmak zorunda kalmicaktim! En cokta buna sevinmistim sanirim.


Geri arkadaslarimin dans ettigi alana gittim, digerlerini gorduk onlarda bize katildilar. Sonra bi cocugun teki (yeni katilan arkadaslarimizdan bi tanesinin arkadasiymis) geldi, o da bize katildi falan ama gruptaki butun kizlara asiliyo resmen, amaci belli. Benimde kafam bayaa iyi zaten, "neden sevgilim yanimda degil" dusuncelerinede baslamisim, bana yakinlasmaya calisti. Basta onemsemedim arkadaslarla dans etmeye devam ettim falan bi baktim daha da yakinlasmaya calisiyo. Bisey dicem duyulmicak o muzik sayesinde, ama cocuk resmen -afedersiniz- yavsiyo! 
Ve ben o kafayla ne yaptim?! 
Cocugun karnina yumrugu gecirdim!! 
ve kizlar tuvaletine dogru yol aldim.


Tabi sert mi vurdum yavas mi vurdum emin degilim ama kimsenin gormedigini biliyorum.
Neyse kizlar tuvaletinden muzik halen duyuluyordu ve ordada herkesin kafasi iyiydi. Siradaydim, arkamda sarisin bi kiz vardi ve sarkiyi soyleyerek dans etmeye basladik deliler gibi. 


Sonrada zaten geri dans pistine gectim ve...


3) OLAY #2


Sevgilisi olan kiz arkadasimi bana yavsayan cocukla opusurken gordum. Herkesin ortasindaydi ve herkes ona "inanamiyorum!" "yine mi!" gozleriyle bakiyodu. Cunku bu kizin sevgilisini ilk aldatisi degildi, ikide degildi, ucte degildi...


Gece bittiginde geri otobuse bindik saat 2de. Yurda giden son otobustu nasil olsa. Kiz yanimda oturuyordu ve otobuste halen herkes sarhostu. Bi uzgun gorunuyodu. Ve konusma aynen soyle gecti:

Ben: Ne yaptigini biliyosun degil mi?
Kiz: Evet

-Sessizlik-

Kiz: Erkek arkadasim bunu haketmiyor
Ben: Hmmmppphhh!

-Sessizlik-

Kiz: Opustukten sonra ne dedi bana biliyo musun?!
Ben: Ne dedi?
Kiz: Cok kotu optugumu soyledi!
Ben: *icimden* sanki sevgili adayi neden umursuyor ki buna mi uzuluyor bide?!
        ee sen ne dedin?
Kiz: Sende kotu opuyosun dedim. Buna inanabiliyo musun?!

-Sessizlik-


Yane butun bu olanlardan sonra kizin aklindaki asil problem buydu...


8 Mar 2012

Sana bir neden daha ...



Herkese yine merhaba.


Biliyorum bi suredir bloguma yazmiyorum, kusura bakmayin. Assignmentlarla ugrasmaktayim halen ama onemli olanlarini sonunda bitirdim.


Neyse.


Su universite hayati denen sey var ya ... Guzel, gercekten guzel her ne kadar zor olsada ama...


Her zamanki problemim yine su ustune cikmaya basladi. Etrafimdakilerin dogru insanlar olmadiklarini anlamaya basladim, yine ayni sey, yine ayni olay.


Etrafimda 10 sarhos dolanirken, elimdeki vodkayla bile yalnizligi seciyorum sessizce. Guluyorum arada bi, her ne oluyorsa katiliyormusum gibi yapmaya calisiyorum kimse anlamasin diye. Sonra vodkadan bir yudum daha aliyorum. Bardagin icindeki buzlar dudagima deydikce yeniden gercek dunyaya donuyorum o soguklugu ile. 


Nedendir bilmem ama sanki tek "dogru" cevremi Turkiye'de hatta Ankara'da bulabildim bugune kadar. 
Nasil baglanmissam artik.
Keske herkesi onlara karsi karsilastirmasam diyorum, belki ozaman beklentilerim daha dusuk olurdu ve ben daha mutlu olurdum falan...


Ama hayir, oyle insanlarla tanismisim ki, onlarsiz olmuyor.


Iste evim orasi demem icin sana bir neden daha.


"I'm not lonely, I'm just alone... here."

17 Feb 2012

HomeSick



Bilmiyorum...


Bazen kendimi garip bir boslugun icindeymisim gibi hissediyorum. Oysa istedigim ve benim icin gerekli olan cogu seylere sahibim ve buna cok minnettarim. Benim icin herseyi yapmaya hazir annem ve babam, cok sevdigim ve bana hep destek olan sevgilim, beni yalniz birakmayan arkadaslarim ve gelecegim icin simdiden cogu kapilari acmis olan bu olaganustu universite.


Bir sessizlik cokuyor, gecenin bi yarisinda....


Yurttaki kucucuk odalarin birinde belirsiz bir noktaya bombos bakan bir kiz. Yatakta oturur, saatlerce dusunur. Haftalardir ne kanepeye dokunmus nede televizyon ekrani gormus bir genc. 


Ama en azindan her olaya iyi tarafindan bakmaya calisiyorum. Yurda tasinali gercekten "buyudugumu" hissediyorum. Tek kalmak ne kadarda zormus oysa, babacigim seni artik daha da iyi anliyorum. 


Duvarimdaki saat... "tik tok, tik tok" ama yemin ederimki zaman gecmiyor. Arada bi astigim fotograflara bakiyorum. Duvarim (fotograflar acisindan) 4 bolumden olusuyor. Giris kapimin sag tarafinda Ankara'da arkadaslarimla cektirdigim fotograflar, sol tarafinda annem ve babamla cektirdiklerim, yatagimin sol ust tarafinda universitenin ilk doneminde cekilenler ve sol altta yane yatagimin tam yaninda ise sevgilimin fotograflari (ki uyandigimda ona dokunup sarilamasamda ilk onu goriyim diye) 


Konudan biraz saptim degil mi? Ozur dilerim.


Butun bunlara ragmen sessizlik insanin en buyuk dusmani olsa gerek boyle zamanlarda. Dusuncelerinin en yuksek seste oldugu anlar iste bu anlarda olsa gerek... Kafamin icindekiler sigmiyor bedenime. Bunuda depresif bir sekilde disariya yansitiyorum demekki. 


Sanirim sadece "evimi" ozluyorum.


Sizce sacmaliyor muyum?



15 Feb 2012

Sevgililer Gunu ...

Sevgililer gunu basligini yazarken bile bi garip oldum. Alisik degilim boyle duygusal civik seylere. Boyle dedigime bakmayin siz, sevgilimi tabikide cok seviyorum ve bunu bilmesi benim icin cok onemli tabi de...

Bakinizki ben, 20 yillik hayatimda ilk kez sevgililer gunune bi sevgiliyle kutluyorum. Zaten geneldede sevmem, cok sacma geliyor bana. Eger birini seviyorsan niye illa sevgililer gununde herkesle beraber gostericeksinki? Ne anlami kaliyor simdi? blahblahblah... derken...

Bugun erkek arkadasimi aradim zaten kac gundur dogru duzgun konusamiyorduk. Gecen hafta olan bi olaydan sonra sarsildim ve onunla konusup rahatlamaya ihtiyacim vardi zaten, bugune denk geldi (gercekten bilerek yaptigim bisey degildi illa sevgililer gununde ariyim falan)

Neyse... aksam beni caldirdi ben onu geri aradim. Arkadaslarindan ve gurultuden kurtulduktan sonra bana dedigi ilk sey "Sevgililer gunumuz kutlu olsun hayatim" oldu... Tabi ben yanlis duydugumu sandim "efendim hayatim? ne dedigini tam duyamadim" dedim... guldu ve yine tekrarladi. Direkt guldum, ama oyle MUAHAHAHA tarzinda kotu bi gulus degildi merak etmeyin. Bende dedim "evet bitanem sevgililer gunumuz kutlu olsun" dedim sanirim... oyle biseydi. "Kusura bakma hayatim unutmusum, arkadaslar hatirlatti bugunun sevgililer gunu oldugunu" dedi yazik canim oyle bi telasla anlatiyoduki ben alinirim, kirilirim diye. "yokkkk tatlim merak etme sevgililer gununu sacma buluyorum zaten" dedim...sesinden rahatladigini duydum iste buna sevindim.

Sevgililer gunumuzu kutlarken, yane en azindan o sozleri soyledikten sonra, kendi kendime dusundum. "VAY BE! sonunda sevgililer gununu sevgilinle kutluyosun, sadece herhangi biriylede degil, gercekten sevdigin biriyle...."

Durum sudur ki... yarin 7.ayimiz olucak ve bu benim en uzun iliskim. Genelde cok hizli cani sıkılan bir insanimdir. Hep yeni bisey ararim, yeni insanlar, yeni maceralar. Kucuk olsada hep bir yenilik isterim anlicaginiz. Ikizler burcuyum ama son gununde dogdugum icin biraz yengeclik var yane duygusalligimda tutabilir arada bir. Bu guzel insancigima karsi hislerim onunla tanistigim gun basladi. Ilk goruste ask falan degil sadece o aksam odaya girdiginde hissettigim "enerji" diyelim, sanki onu yillardir taniyomusum hissi verdi, neden yada ne bilmiyorum ama ... o'nu gordugumde biseylerin dogru oldugunu hissettim ve o'na ilk baktigimda hayatimda onemli bir rol alacagindan bile emindim, en azindan bunu istiyordum.

Veeeee...
4 yil ve 2 ay sonra bu noktadayiz. 



13 Feb 2012

Veeeee.... GECTIM!

SONUNDA EHLIYETIMI ALDIM!


Kac kez denedigimi hatirlamiyorum bile. Aslinda kotu bi surucu degilim yanlis anlamayin ama Ingiltere'de ehliyet almak kadar zor bisey yok, okadar kati kurallari varki...
Arada bi sansizligim tutuyodu aslinda Cuma gunu okadarda sansli degildim. 


Burda tam 40 dakika araba kullaniyosun bu surede 2 kez "independent driving" dedikleri seyi yapiyosun, genelde tabela okuman gerekiyo ve 1 manevra yapiyosun, bi tarz park falan mesela. Tam normal bi sekilde araba kullanirken arkamdan bi polis arabasi gelmez mi!!! Bende tam sag tarafa dogru gecicektim ve panikledim! Daha once hic boyle bi durumla karsi karsiya gelmemistimki! Panikleyincede motor durdu... Dahada panik mod on! Neyse sonra arabayi durdurdum ve yeniden baslattim ve sag dondum. Tamamdir kesin gecemedim dedim ama devam ettim.


En son park yerine dondum ve arabayi park ettim. Yanimda oturan examiner elindeki kagidi doldurdu ve surucu hocami cagirdi. "Tamam kendini hazirla gecemedin" dedim icimden. 


"I'm pleased to tell you that you have passed" dedigi anda sesli bi sekilde HAA?!!?! dedim... Okadar sasirmistimki ve asiri derecede mutluydum. Adamda guldu, gecemedigini sandin dimi dedi bende evet dedim gulmeye basladim...


Araba bakmaya basladim, oyle havali bisey degil tabikide. Ilk araba degil mi bu sonucta? Hemen en pahali araba alanlari anlamiyorum. Kaza yaptiginda nolucak peki? Daha yeni almissin zaten kaza yapma olasiliginda yuksek. AMAAAAAN neyse sonunda bu gunude gordum ya mutluyum :)


Sinavda arabayi kullanirken bu sarkinin ismini "motto" olarak kullandim, hep aklimdaydi.

7 Feb 2012

Kar sevilir ama...

Dogru duzgun yagdiginda sevilir tabi. Boyle her yer bembeyaz, pamuk gibi olmali. Her adiminda ayaklarin karin icine girmeli falan mesela. Kendini yere attin diyelim, hic bi yerin acimamali. 


Burdaki gibi degil...


Bir gece kar yagdi, dunde biraz yagmurluydu, simdi her yer buz. Birazdan seminarima gidicem, kara kara dusunuyorum, dusmeden nasil basaricam diye...


offfff kar offfff!


Yagicaksan guzel yagsaydinda bizi sevindirseydin canim sende!
Kuresel isinmada yalan cikti diyolar simdide.

5 Feb 2012

Biraz daha ...


Bugun O'nu biraz daha ozledim...



Hatta birazi, dunden daha da fazlaya degistiriyim.

Yazik. Canimin telefonu calinmis. Whatsapp'ten konusurduk hergun, simdi arayamiyorum bile...

Anca facebooktan ogrenebildim, hepte bilgisayarin basinda olucak hali yok ya, neyse.

Bugune kadar beni boyle anlayabilen biri olmamisti daha once. 
Beni, ben oldugum icin sevenim olmamisti.
Oyle ki, iliskimiz sayesinde ailemle, ozellikle babam ile aram daha iyi oldu. 

O'nun sayesinde okadar sabirli ve anlasiyli olmaya basladim ki, eskiden, sabirin s'si yoktu bende. Tamam anlayissizda degildim ama boylede degildim ki.


Beraber buyuduk sanki.

Her gun yanimda olmasada, her gecen gun O'nu daha fazla hissedebiliyorum icimde. 




Gecmiste inanamadigim butun hayallerin gozlerimin onunde gerceklesmesi gibi, bakmaya kiyamadigim, sevmeye doyamadigim bir mucizesin sen.


Iyiki seni beklemisim. Tahminimdende degermis bu gunler.

Durum su ki, o sadece sevgilim degil, o benim en yakin arkadasim.


Sarhos Kelimeler...


En sarhos halinizde dusundukleriniz mesela...
Ya gecmiste ya da su an sevdiginizle mi alakali?

Peki aliskanliklari birakmak niye bu kadar zor?
Niye ictikten sonra aclik tavan yapar?
Cok susadim yine, su nerde?!

Neyse yine sacma sapan konusuyorum.

Iyi geceler.

31 Jan 2012

Karizma vs Yakisiklilik

Karizmatik erkekleri yakisikli, duzgun vucutlulara tercih ederim.
Ornek1:

Benedict Cumberbatch



SHERLOCK dizisini izliyorsaniz eger onu kesinlikle taniyorsunuzdur, tanimayanlar icin soyluyorum, BBC'nin Sherlock (2010 da baslayan) dizisinde Sherlock Holmes'i canlandiran yetenekli bir aktor. Hatta son zamanlarda izledigim (bana gore) en yeteneklilerinden olsa gerek ki ilk bolum daha bitmeden etkilendim. 
35 yasinda olduguna inanmak imkansiz! Gorunus olarak (ismi kadar) biraz ilginc geldi. 
Yuz ozellikleri yane. 
Ve biraz fazla "Ingilizimsi" biliyorum biraz garip bi kelime oldu ama ne demek istedigimi anlamissinizdir. Tabi Sherlock Holmes karakterinin verdigi o gizem ve kadinlara karsi ilgisizligide bu etkilenme hissini daha da ortaya cikartmiyo degil. Insani daha da bagliyo hatta. 
Konusmasi, hareketleri ve ozellikle ses tonu okadar etkileyici ki, televizyonun karsisina oturup Sherlock'u izlerken kendi kendinize "offf yaa adam karizma iste!" demeden gecilmiyor. 
Vizyona yeni giren bir Steven Spielberg filmi olan "War Horse" ta Benedict Cumberbatch'i izleyebilirsiniz.
Ama Sherlock'tan izledigim kadariyla anlattiklarima inanmiyorsaniz bide siz deneyin ;)
http://diziport.com/sherlock-izle

Yurtta Hastalanmak ...

Eskiden hastalaninca dibe vurdugumu dusunurdum ama simdi yurtta yasayipta hastalaninca ...


AMAN TANRIM!


Zaten en buyuk korkum atesimin cikmasidir, o da oldu. 


Grip oldum sanirim.


Gecen gece atesim cikti, bir dakika cok sicak diye soylenirken (sessizce, kendi kendime) ikinci dakika cok soguk diye titrer oldum. Annemde yazik bana Skype'tan yardim etmeye calisiyor falan.
Evden uzak olmayida ben sectim hane, kendi kendime yasiyim zorluklari falan filan ogreniyim diye.


Tek yasamak cidden zor.


Corba bile icemiyorum (tabi yaptigim hizli corba, mutfaga kadar gidecek halim bile yok halen)  kokusu midemi bulandiriyor. Anca nane, ihlamur yaninada tatli ekmek, sabahtan aksama kadar boyleyim. 


Bugun dunden biraz daha iyiyim ama bogazim halen kotu ve ayaga kalktigimda bayilicak gibi oluyorum. 
Malesef aksam seminarim var ve gitmem lazim... 


HA GAYRET!


Moralimi duzelten sarkiyi dinle, yok daha neler!

29 Jan 2012

Yeni Takipciler

Biliyorum daha sadece 8 takipcim var blogumda, ama bi sabah uyanipta takipci sayisinin arttigini gorunce gercekten sevindim. Hepinize tesekkur ederim :)

25 Jan 2012

15 Temmuz 2010

Cok guzel bir gundu, cok guzel bir geceydi.
O iki yil sonra ilk kez bulustugumuz gun.
Daha 5 gundur konusuyorduk, gecmisi tamamen atmistik sanki.
Hatta sanki hic yasanamamisti o gunler, haftalar, aylar.
Sanki bir damla bile goz yasi akmamisti bu gozlerimden.
Sanki hic haykirmamistim ismini aglarken.
O iki yil icinde neler yasadim sensiz bir bilsen.
Gecmisimden utanmiyorum, utanamam, sonucta butun yasadiklarim simdiki beni yaratmadi mi?
Ama biliyorumki butun bunlari anlatmam icin daha erken, cok erken.


Ikimizinde kazandigi o anlamsiz iddaa. 
Simdi dusunuyorumda... Ilk ben mi seni gordum yoksa sen mi beni.
Butun tartismalarimiz gibi sacma bir soru oldu bu degil mi?
Yavasca donen o kapiya dogru yururken, kalbimin atisinin hizlandigini duyabilecegini dusundum bir an. 
Oysa sen, disarda, kapidan uzak bir noktada duruyordun, beni bekliyordun.
Ingiltere'nin bulutlarini animsatan gri tshirt'in, kum rengindeki bermuda sortun, kirli lacivert spor ayakkabilarin ve eski pilotlarin kullandigi gunes gozluklerin.
Daginik koyu kahve saclarin, nerdeyse omuzlarina kadar uzatmistin. Ama nedense benim gozlerim o andan beri dudaklarindaydi.
Sana dogru yururken senin beni gordugunu de gordum. 
Iste o an, kalbimin attigi yerden cikip onume dusecegini zannetim, hersey yavasladi sanki.
Etrafimdaki insanlar daha yavas yuruyordu sanki. O donen kapi artik donmuyor denecek kadar hizini kaybetmisti.
Arkamdan beni izleyen iki kisi. Onumde sen. 
Iste hayatim buydu, gelecegim. 


Bir gece oncesinden soylemistim, eger sana bakmazsam beni yanlis anlama sadece beni takip et diye.
O kapilarin ardinda senin bulundugun tarafa dogru yurudum ama seni gormemezlikten geldim.
Yanindan gectigim an sadece sana sarilmak istedim. Inanir misin gozlerim yasarmisti nerdeyse. Ama beyaz gozluklerim butun bunlari gormene engel olmustu.
Bir kac saniye sonra beni takip ettiginin farkina vardim. 
Ne selam, ne nasilsin. Ilk soyledigim cumle "hadi gidelim, beni izliyorlar" olmustu, senden de basit bir "tamam" cevabi almistim.
Ama artik sen beni degil, ben seni takip ediyordum.
Iyi saymistim. Uc kez karsidan karsiya gecikten sonra o dokulmus kaldirimlarin ustunden yurumeye baslamistik. 
Uzaklasmistik o noktadan, artik bizi gorebilcek kimseler yoktu. 
Basta bir sessizlik. Ama fazla surmeyecegini bizde biliyorduk. 
O ayakkabilarimla nasil o kaldirimlarda yuruyemedigimi cok iyi gormustun. Az kalsin dusuyordum ki beni son anda tutmustun.
Ne kadar utanc verici bir andi o!
Iki yildir gormedigin fakat sevdigin insanin yanindayken ...
Her karsidan karsiya gecisimizde elimden tutmaya baslamistin ama sanki korkuyordun, fazla yakindik bir anda ama bir sure sonra beraber gulup kosmustuk.
Boyle yazinca bende guldum simdi ama oyleydi.
Bir kez daha karsidan karsiya gectik ve bu kez elini tuttugunda bir acidan emin olmani sagladim ve bir sure oyle yurumustuk, ben elimi geri cekene kadar. 
Kocaman bir yola varmistik. Otobanlara benziyordu. Dumduz yurumustuk, agaclarin dallarina carptin hep, ben de boydan kurtardim.
Butun yol boyunca dalga gecmistin, sakalasmistik. Su sisesi vardi elimde tutmani istedigimde "firlatabilir miyim?" diye sormustun ve bende sana garip garip baktiktan sonra gulmustum.
Dizlerini bukerek benim boyuma ulasmistin, acaba ben dunyayi nasil goruyorum diye sormustun bide. Yolda da bir suru araba vardi, trafik durmustu, ve herkes bize bakiyordu, evet bunu gormustum.
Sonra karsidan karsiya gecmemiz gerekiyordu, ve cok zor oldugunu soylemistin. Gecmeden once elimi tutmustun, bende elini sikica tutmustum.
Kostuk ve gectik.


Ve o an gecmisten kalan bütün mutsuzlugumuzu, el ele karsidan karsiya geçtigimiz gibi, beraber geçtik. Artik o gunler geride kalmisti.
Pismanliklarin barinamadigi yeni bir dunyaya varmistik. 

9 Jan 2012

4 Gunluk Ankara Macerasi - 1. Gun

Arkadasligin anlamini bildigimi saniyordum,
sanirim yine yanilmisim.
Bu arkadasliktan oteymis.
Gozlerimi kapatip actigimda karsimda kocaman sevgi dolu kan bagi bile olmayan bir aile gordum.
Kimsenin birbirini hor gormedigi,
yargilamadigi, yada neden sen boylesinde oyle degilsin demedigi insanlarin icinde buldum kendimi.
Oysa ben zaten hep oradaymisim gibi.
Kucakladigim butun bedenler okadar gercekti ki,
Bu kadar insanin yansittigi isiyi ve gulucuklerin gercekligini daha once boyle taniklik etmemistim.

4 gun sadece.

Ilk gun, ilk okulda beraber tiyatro ve dansa gittigim cok sevecen arkadasimi gormeye gittim.
Kugulu parkin tunali tarafinda, taksi duraginin orda bekle demistim.
Arabadan inmeden gordum onu.
Canim ya, bekletmisim belli ki,
Nasilda bakiyordu oyle etrafina, beni ariyordu.
Arabadan indigimde direkt ona dogru hizli adimlarla yurudum, gittim sarildim.
O gun ordan oraya gezindik, baska nedenlerden olan heyecanima taniklik etti,
Beni sakinlestirmek icin elinden geleni yapti, guldurdu.
Gittik beraber en sevdigimiz sarkicilarin cd'lerine baktik, bi sure sonra karsimiza Justin Bieber'i gorunce hayattan soguduk tabide o ayri.
Burger King'de yerken benim istahim kesildi, daha yeni aldigim yemegi yiyemedim bile.


Hayatima kelimelerle anlatamadigim sekilde bir guzellik katan bir insan var bide.
O bana mesaj atti bugun ne yapiyorsun diye.
4 yildir onu tanimama ragmen her seferinde ilk kez gorucek misim gibi hissettirir bana.
Kalbim oyle hizli atmaya basladi ki midem agzima geldi.
Gittik starbucks'ta bekledik bizde, zaman gecti sonunda onune cik dedi, disarida bekledim sabirsizlikla.
Sag, sol, sag, sol.
Kafami cevirdigim her yerde onu aradim ama goremedim.
Sonra tekrar sol tarafima baktigimda iste o cok tanidik yuz uzaktan belirmeye basladi.
Yuzumdeki aptal gulucuk ortaya cikti birden.
O'na kosup sarilmak istedim, keske yapsaydim diyorum hatta.
Ama oyle bi hale girmistim ki heyecandan ve sevincten dona kalmisim.
Aylardir ozledigim o sevimli surat sonunda saniyeler gectikte bana yaklasiyordu.
O'da beni gordu, gulumsedi ve sarildik. 
Sandigimdan uzun surdu galiba ama doyamadim.
Ucumuz yuruduk oldtown'a dogru.
Arkadasim gitmeden abisinin ve onun nisanlisinin bizi bekledigini soyleyince ... sasirdim.
Keske onceden soyleseymiste kendimi hazir etseymisim dedim.
Panik oldum. Zaten yeni tanistigim insanlarla genellikle utangacimdir, sessizimdir.
E bide abisi ve nisanlisi olunca is daha da bi panik moda girdim.
Salak gibi kasildim gerildim asiri derecede sessizlestim ne yapacagimi ne diyecegimi bilemedim.
Kendime durmadan rahat ol rahat ol dedim ama zaten bu cok sevdigim insanlaykende heyecanlanirken bu biraz ustume fazla bindi.
Olsun yinede O'nun varligi herseye degerdi.
En son gitmeden once yine sarildim optum, ama her seferinde yetmiyodu ki bu bana.
Arabaya bindim ve hemen mesaj attim O'nu ne kadar sevdigimi yine soyledim.
Korkularimdan biridir bu, eger bana bir gun bisey olursa ve O'nu ne kadar sevdigimi bilmezse diye.
Civigini cikartmamaya calisirim, ama nefes aldigim surece O'na O'nu ne kadar sevdigimi soylemek istiyorum.
Sadece bunu bilerek yasamasini istiyorum.


- 1. GUNUN SONU -