25 Jan 2012

15 Temmuz 2010

Cok guzel bir gundu, cok guzel bir geceydi.
O iki yil sonra ilk kez bulustugumuz gun.
Daha 5 gundur konusuyorduk, gecmisi tamamen atmistik sanki.
Hatta sanki hic yasanamamisti o gunler, haftalar, aylar.
Sanki bir damla bile goz yasi akmamisti bu gozlerimden.
Sanki hic haykirmamistim ismini aglarken.
O iki yil icinde neler yasadim sensiz bir bilsen.
Gecmisimden utanmiyorum, utanamam, sonucta butun yasadiklarim simdiki beni yaratmadi mi?
Ama biliyorumki butun bunlari anlatmam icin daha erken, cok erken.


Ikimizinde kazandigi o anlamsiz iddaa. 
Simdi dusunuyorumda... Ilk ben mi seni gordum yoksa sen mi beni.
Butun tartismalarimiz gibi sacma bir soru oldu bu degil mi?
Yavasca donen o kapiya dogru yururken, kalbimin atisinin hizlandigini duyabilecegini dusundum bir an. 
Oysa sen, disarda, kapidan uzak bir noktada duruyordun, beni bekliyordun.
Ingiltere'nin bulutlarini animsatan gri tshirt'in, kum rengindeki bermuda sortun, kirli lacivert spor ayakkabilarin ve eski pilotlarin kullandigi gunes gozluklerin.
Daginik koyu kahve saclarin, nerdeyse omuzlarina kadar uzatmistin. Ama nedense benim gozlerim o andan beri dudaklarindaydi.
Sana dogru yururken senin beni gordugunu de gordum. 
Iste o an, kalbimin attigi yerden cikip onume dusecegini zannetim, hersey yavasladi sanki.
Etrafimdaki insanlar daha yavas yuruyordu sanki. O donen kapi artik donmuyor denecek kadar hizini kaybetmisti.
Arkamdan beni izleyen iki kisi. Onumde sen. 
Iste hayatim buydu, gelecegim. 


Bir gece oncesinden soylemistim, eger sana bakmazsam beni yanlis anlama sadece beni takip et diye.
O kapilarin ardinda senin bulundugun tarafa dogru yurudum ama seni gormemezlikten geldim.
Yanindan gectigim an sadece sana sarilmak istedim. Inanir misin gozlerim yasarmisti nerdeyse. Ama beyaz gozluklerim butun bunlari gormene engel olmustu.
Bir kac saniye sonra beni takip ettiginin farkina vardim. 
Ne selam, ne nasilsin. Ilk soyledigim cumle "hadi gidelim, beni izliyorlar" olmustu, senden de basit bir "tamam" cevabi almistim.
Ama artik sen beni degil, ben seni takip ediyordum.
Iyi saymistim. Uc kez karsidan karsiya gecikten sonra o dokulmus kaldirimlarin ustunden yurumeye baslamistik. 
Uzaklasmistik o noktadan, artik bizi gorebilcek kimseler yoktu. 
Basta bir sessizlik. Ama fazla surmeyecegini bizde biliyorduk. 
O ayakkabilarimla nasil o kaldirimlarda yuruyemedigimi cok iyi gormustun. Az kalsin dusuyordum ki beni son anda tutmustun.
Ne kadar utanc verici bir andi o!
Iki yildir gormedigin fakat sevdigin insanin yanindayken ...
Her karsidan karsiya gecisimizde elimden tutmaya baslamistin ama sanki korkuyordun, fazla yakindik bir anda ama bir sure sonra beraber gulup kosmustuk.
Boyle yazinca bende guldum simdi ama oyleydi.
Bir kez daha karsidan karsiya gectik ve bu kez elini tuttugunda bir acidan emin olmani sagladim ve bir sure oyle yurumustuk, ben elimi geri cekene kadar. 
Kocaman bir yola varmistik. Otobanlara benziyordu. Dumduz yurumustuk, agaclarin dallarina carptin hep, ben de boydan kurtardim.
Butun yol boyunca dalga gecmistin, sakalasmistik. Su sisesi vardi elimde tutmani istedigimde "firlatabilir miyim?" diye sormustun ve bende sana garip garip baktiktan sonra gulmustum.
Dizlerini bukerek benim boyuma ulasmistin, acaba ben dunyayi nasil goruyorum diye sormustun bide. Yolda da bir suru araba vardi, trafik durmustu, ve herkes bize bakiyordu, evet bunu gormustum.
Sonra karsidan karsiya gecmemiz gerekiyordu, ve cok zor oldugunu soylemistin. Gecmeden once elimi tutmustun, bende elini sikica tutmustum.
Kostuk ve gectik.


Ve o an gecmisten kalan bütün mutsuzlugumuzu, el ele karsidan karsiya geçtigimiz gibi, beraber geçtik. Artik o gunler geride kalmisti.
Pismanliklarin barinamadigi yeni bir dunyaya varmistik. 

2 comments: